24 Şubat 2012 Cuma

Medya Kralı'nda Nihat Doğan Dergisi


'Medya Kralı'na bu hafta Nihat Doğan damgasını vurdu. #Nihatindergisi etiketiyle WWTT'de bir numaraya taşınan medyanın kralı, sosyal medyayı ayağa kaldırdı.

Hayat C.CANKOREL

http://medyagalaksisi.com/

Öncelikle geçtiğimiz hafta 'Medya Kralı' ile ilgili yazdığım yazıda, keşke biraz daha fazla 'medya' konuşulsa demiştim. Bu hafta, 'Medya Arkası'nın çok uzun tutulması ve gösterilen videolarla ilgili konuklara sorular sorulması 'işte budur' dedirtti bana!

Birkaç haftadır 'Disko Kralı'ndan neredeyse farksız gibi gördüğüm 'Medya Kralı'nda nihayet adına uygun bir sohbet içeriği olması beni mutlu etti.

Ancak hala inatla, eskiden olduğu gibi gazete kupürlerinden haftanın eğlenceli-komik haberlerinin gösterilmesini, anlaşılması zor 'ilan'ları okuyup icabında ilan verenle telefon bağlantılarının yapılmasını teklif ediyorum 'Medya Kralı'na.

İşte o zaman tam medya konuşulan bir kral olur!

'Medya Arkası'nda ise Okan Bayülgen'in her hafta Melek Baykal'ın 'Melek' programına tatlı takılmaları, Baykal'ın çok yakında 'Kral Çıplak'a konuk olacağı hissini uyandırıyor bana. Belli ki Bayülgen Melek Baykal'ı çok seviyor. Aynı Saba Tümer'in programlarına yaptığı tatlı takılmalar gibi...  Ayrıca Prof.Dr.Osman Müftüoğlu'na 'Osman Hamdi' demesine de bayılıyorum!

Bu gece 'Medya Kralı'na Nihat Doğan'ın konuk olacağını öğrenir öğrenmez, kağıdı kalemi hazırlamış vaziyette bol 'özlü söz' not ederim herhalde diye düşündüm. Fakat bu defa Okan Bayülgen'in  bir sözü #Nihatindergisi damgasını vurdu programa. Nihat Doğan eğer bir dergi çıkarsaydı, nasıl olurdu düşüncesinden yola çıkarak; twitter'da WWTT yaptı Nihat Doğan'ın hiç çıkmayacak dergisini.

Hatta yakında çıkaracağı bir erkek dergisiyle programa konuk olan Mirgün Cabas bile kıskandı Nihat'ın dergisini:))

Şimdi #Nihatindergisi ni WWTT'de bir numara yapmak ne işe yarıyor diyenler olabilir. Fakat benim Okan Bayülgen'in tüm programlarında en hoşuma giden şey 'düşünmeye' sevk etmesi. Bir defa bile dümdüz giden bir program izlemedim. Beyaz'ın şovları gibi soru-cevap değil hiçbir zaman. Konuğa dayalı hiç değil. Evde oturur sohbet eder gibi, kim lafa dalarsa 'konuşabiliyor'. Kimse çıkıp da 'Okan beni konuşturmadı' demesin. Çünkü soru sormasını bekleyen programdan tek kelime edemeden ayrılabilir. 'Medya Kralı' ve 'Disko Kralı' gibi eğlence programlarında, Bayülgen'in tarzı soru-cevap değil asla!

Bu da programı bütünüyle canlı tutan 'can simidi'.

Düşünmeye sevk etmek dedim, #Nihatindergisi ile ilgili izleyicilerden kısa sürede çok yaratıcı fikirler geldi. Twitter'dan 140 karaktere sığan o düşünceleri yazmak, 'akıl çalıştırmayan' kişiler için pek mümkün değil.

#Nihatindergisi WWTT'de bir numara oldu da ne işe yaradı diye eleştirenler, bir de bu açıdan düşünsünler derim.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Saçlar Hakkında Herşey


Okan Bayülgen'le 'Muhallebi Kralı' dün gece saçlarımız hakkında merak ettiğimiz her şeyi bize sundu. Hatta hayatımda ilk kez saçla ilgili bu kadar bilgilendirici ama aynı zamanda sempatik bir program izlemiş oldum.


Hayat C.CANKOREL

http://medyagalaksisi.com/

Saç.

Kalın-ince telli, uzun-kısa, kabarık-düz, esmer-sarışın, kel-dolgun.

Hele biz kadınların en kıymetlisidir belki saç. Moralimiz bozulduğunda veya kendimizi aşırı iyi hissettiğimizde, soluğu kuaförde alırız. Bazen kafamız atar acayip modellerde kesim yaptırır, bazen de henüz tek tel beyazımız olmamasına rağmen boyatırız. Çünkü kadının saç boyatması normal karşılanır. Kızıl, kahve, siyah, sarı hatta gerekirse mavi-mor gibi uçuk renkleri hep görürüz etrafımızda. Çoğumuzun saç rengi de orijinal değildir. Benim de değil! 18 yaşımdan beri 'keyfi' sebeplerden dolayı boyatıyorum.

Dün geceki 'Muhallebi Kralı', kavramsal eğlence programı olmasının getirdiği güzellikle; saçla ilgili öğrenilmesi gereken her şeyi önümüze sundu. Prof. Dr. Meral Şaşoğlu, Op.Dr. Selahattin Tulunay ve kuaför Orhan Bademli konuşmalarıyla muhallebinin kralına damgalarını vurdular.

Kıl ile tüyün farkını bilmiyordum örneğin. Tüy, ince ve zayıf olana deniyormuş; 'kıl' ise daha kalın olanı. Saçlar 'tüy' olursa sağlıksız, vücudumuzdaki diğer tüyler kalınlaşıp kıla dönüşürse bu defa o sağlıksızlık alameti demekmiş. Kadınlar ve ayvanın üzerine bulunana 'tüy' denirmiş. Erkektekiler ise kıl.

Kadınlarda eğer aşırı saç dökülmesi olursa, 'erkek tipi saç dökülmesi' denilirmiş. Suçlusu ise erkeklik hormonu... Her kadında biraz 'erkeklik', her erkekte biraz 'kadınlık' hormonu var. Önemli olan hormonların birbirine karışıp kendini abartmaması::) Dengezislikler o zaman oluşuyor.

Saç dökülmesi çok basit bir stres kaynaklı olabileceği gibi, belki altında yatan bir kanserden sebepli kansızlıktan dolayı da olabiliyormuş. Sözün özü, 'eyvah saçım dökülüyor' diyen, öncelikle altta fiziksel bir rahatsızlığın yatmadığını garanti etmeli.

Erkeklerin saç boyatması ise ayrı bir konu... Ben diyorum ki biz hanımlar dilediğimiz gibi saç boyatıyoruz, erkeklerin ne günahı var? Neden o kadar sorun yaratıp da gidip gizli gizli boyatıyorlar? Kadın-erkek eşitliği yok mu bu dünyada?:)) Önemli olan, boyanın kendini çaktırmaması. Bazı erkeklerde sahiden 'boya' diye bağırıyor. Fakat bazıları eğer söylemeseler boya olduğunu anlamıyorsun bile (Örnek: Okan Bayülgen).

Bir de reklamlarda izlediğimiz saç ürünlerinin hepsinin birer ticari aldatmaca olduğunu öğrendik dün gece. Dolgun saçlar için çekilen reklam filmlerinde, kadının varolan saçına 'destekle' iki misli saç eklendiğini bilmiyordum. Ben izleyip izleyip 'Bir insanın nasıl bu kadar saçı olabilir?' der dururdum. Kandırılan salaklardan biriyim yani! İtiraf edeyim, reklamlardan gördüğüm bazı ürünleri gidip satın almışlığım da vardır.

Dahili veya harici kullanılan 'saç çıkartıcı' (!) hiçbir ürüne de inanılmaması gerektiğini uzmanların ağzından duyduk. Reyhan Tüysüz çok esprili ama doğru bir tweet attı program sırasında. 'Onu ye bunu iç onu sür bunu sür hepsi boş. Dökülecek saç başta durmaz' diye yazdı. Akacak kan damarda durmaz gibi yani, dökülecekse pek bir şey yapılamıyor...

Program sırasında Okan Bayülgen'e atılan bazı tweetleri de gördüm 'Tabii senin saç dökülme problemin yok, böyle bir program yapıyorsun. Biz keller ne yapalım?' diye. Eğer birisi şampuan reklamında oynayacaksa, hiç dışarıdan 'dolgunaştırıcı destek' falan filan almadan bu kişi Okan Bayülgen olabilir. Yakından da görmüş biri olarak ne sağlıklı saçlarının olduğunun duyurusunu yaparım.

'Muhallebi Kralı'ndan da her hafta çok faydalı bilgiler alıp dağarcığıma eklediğimi belirterek yazıyı noktalarım.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Disko Kralı Özüne Döndü


Haftalardır devam eden tematik içerikli 'Disko Kralı' programlarının ardından bu gece özüne dönmüş bir disko izledik. Üç saat boyunca bolca güldük, eğlendik ve şarkılar dinledik.


Hayat C.CANKOREL


https://twitter.com/#!/hayat_ceyli

Öncelikle bu yazıyı okuyacak olan değerli hanımlar beyler, benim esas blog adresim http://medyagalaksisi.com/ haberiniz olsun. Diğer tüm yazılarımı vermiş olduğum adrese girerek okuyabilirsiniz.

Bu blog ise sadece 'Kraliyet Ailesi' programları ile yazmak istediklerimle dolu olacak. Çünkü defalarca açıkladım ama henüz bilmeyenler varsa, esas blogumda arka arkaya Okan Bayülgen ve programları hakkında yazılar yazınca okurlarımdan 'taraflı yazıyorsun' tarzında eleştiriler aldım. Ben de iki arada bir derede kalıp, yazsam mı yazmasam mı durumlarına düştüm. Çok sevdiğim Kraliyet Ailesi programları hakkında bir yandan yazmadan duramazken, diğer yandan kendimi frenleme mecburiyeti sinir bozucu. Neyse bu nedenle yedek bir blog açmış bulunuyorum.

Gelelim bu geceki 'Disko Kralı'na. Haftalardır konsept programlar yapıyordu. 'Yalnızlar Diskosu', 90'lı yıllar, 'Zamansız Şarkılar - İskender Paydaş gecesi' ve 'Uykusuzlar Diskosu'nun ardından bu gece her şey normale döndü.

Ben hangisini tercih ediyorum diye soranlara, tematik içerikli 'Disko Kralı' derim. Bol canlı müzikli, gerçekten 'baba' konukların olduğu ve sohbet içeriği doyurucu programları seviyorum. Fakat işte klasik 'Disko Kralı'nın da tuhaf bir eğlencesi var itiraf edelim!

Öncelikle müthiş bir şekilde kafa boşaltıyor. Ne kadar saçmalanırsa o kadar daha fazla gülüyorsun ve günlük streslerinden o denli arınıyorsun. Bu gece de bence öyleydi. Özellikle Lerzan Mutlu'nun esprileri ve gafı! Roma'yı 'Sezar' yakmış. Peki öyle olsun Lerzan hanım:))

Emir Yeşil'in performansını ayıptır söylemesi ilk defa dinledim ve çok beğendim. Ömür Göksel ise zaten yılların eskimeyen sesi olarak güzel bir müzik ziyafeti çekti. Arif Susam ise 'Arif baba' zaten!

'Disko Kralı'nın en sevdiğim bölümlerinden biri satanist editörlere bağlanıldığı dakikalar. Ben çok seviyorum o 'çirkin' çocukları. Hatta keşke skeçlerde de oynasalar diyorum. Hiçbir şey yapmadan öylece dursalar bile komikler. Bu gece ise 15 bini aşkın izleyici 'Disko Kralı' anketini yanıtlamış ve bildiğim kadarıyla twitter üzerinden çok da duyurulmadı. Bu gayet iyi bir rakamdı!

Ayrıca işitme engelliler için işaret diliyle tercüme eden hanımla Okan Bayülgen'in diyalogları bu gece beni en çok güldürenlerden oldu.

Kısaca ben bu gece 'Disko Kralı'nı izlerken güldüm mü? Evet. Eğlendim mi? Evet.

Amaç da bu değil mi zaten?